WwW.SohBeTTe.BiZ BiR AiLeYiZ
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

WwW.SohBeTTe.BiZ BiR AiLeYiZ

WwW.SohBeTTe.BiZ BiR AİLE PORTALİ
 
AnasayfaLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 Karınca Olmanın Dayanılmaz Hafifliği

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Kuzgun_54
PaTRoN
PaTRoN
Kuzgun_54


Erkek
Mesaj Sayısı : 1346
Nerden : Sakarya
Kayıt tarihi : 11/05/08

Karınca Olmanın Dayanılmaz Hafifliği Empty
MesajKonu: Karınca Olmanın Dayanılmaz Hafifliği   Karınca Olmanın Dayanılmaz Hafifliği EmptyPerş. Mayıs 29, 2008 2:56 am

Karınca Olmanın Dayanılmaz Hafifliği

Parlak bir yaz günü, saat on üç kırk beş. Güneşin sıcak nefesi asfaltın üzerinden yansıyarak geri dönüyordu. Ağaçların yaprakları, idam mahkûmu gibi çaresizlik içinde, bükmüşlerdi boyunlarını toprağa doğru. Doğa yaşamaktan vazgeçmişçesine teslim etmişti kendini sıcağa.
Arabam ise az ötede duruyordu, gene su kaynattı. Bu yüzden az tartışmadık, karımla. Her zaman olduğu gibi gene haklı çıktı. Seni yolda bırakır, gitme demişti. Haklıymış. Yolun kenarında dalga geçercesine duruyor başımın belası. Oh canıma değsin, ne güzel bıraktım seni, der gibi bir hali var, ya da ben sıcaktan saçmalamaya başladım.
Hâlbuki keyifle çıkmıştım evden, yeğenimin yaş günü için gemliğe(Bursa ya bağlıdır.) gidiyordum. Yalova’dan yirmi kilometre uzaklaşmıştım ki, arabam alev kusan ejderhalar gibi, buhar fışkırtmaya başladı. Kontağı kapatırken ağzımda bir dolu küfür vardı. Bazen çaresizlik ilginç durumlara sokabiliyor insanları. Gölgelik bir ağaç altı buldum kendime yolun kenarında. Normal bir zamanda burada asla oturmazdım. Bırakın oturmayı, aklıma bile gelmezdi. Oysa şimdi oturmuş, tezgâh başındaki pazarcılar gibi gelip geçen araçlara bakıyorum. Şoförlerin bazıları pişmiş kelle gibi sırıtıyor. Bazılarının da, buharını fışkırtarak ağlayan arabamı ve ötesinde oturan beni gördükleri zaman, yüzünde düşünceli bir ifade oluşuyor. Ama bana daha çok “ Bir insan bu kadar salak olabilir mi?” diye düşünüyorlarmış gibi geldi. Haksızda sayılmazlar hani. Zira benim takanın hiçbir göstergesi doğru dürüst çalışmıyor. Garibim belki de ne kadar uğraştı, bağırdı, “ağabey suyum ısınıyor yardım et” Diye. Ama ben duymadım.
Radyatördeki su soğuyana kadar burada beklemek zorundayım başka çarem yok. Bagajdaki bidonda biraz su olacaktı, onu da takviye ederek eksilen suyu tamamlarsam beni gemliğe kadar götürür. Sonrası Allah kerim.
Ne ağacı olduğunu bile bilmediğim koca bir gövdeye sırtımı dayadığımda, saç diplerimde ter damlacıkları oluşmaya başlamıştı. İnsan yalnız kalınca düşünüyor ve anlıyor. Normal zamanlarda yalnız olduğunuzu zannettiğiniz anlarda dahi yalnız olmadığınızı fark ediyorsunuz. Ama burası hakikaten yalnızlıktı. Tek başınıza, bir siz birde doğa. Ve karıncalar. Bunu elimi ısırdıklarında anladım. Birkaç tanesi bu masallardan çıkıp gelmiş dev yaratığın eline çıkmağa cesaret etmişlerdi. Dedim ya, bu an her hangi bir an değildi. Yaşadığımı zannettiğim o anlardan biri olsaydı elimi sirkeler, üfler onlardan kurtulurdum. Oysa şimdi onları ilk defa fark ettim. Daha da önemlisi fark ettiğimi, fark ettim. Bunu anlatmak öyle zor ki. Bazen olur ya, hep başımıza gelmiştir. Aaaaa… Böyleymiş deriz. O duygunun üzerine on daha koyun. Öyle bir şaşkınlıkdı bu. Hayata yeni başlamak gibi. Karıncalar vardı ve oradaydı. Benim kadar gerçekti. Benim kadar hayatın içindeydi. Benim kadar dünyaları vardı. Yalnızca benim daha doğrusu bizlerin yaptığı kadar onlar bizim hayatımıza burnunu sokmuyordu. Eminim onlarda beni inceliyordu o anda. “Nereden geldi bu garip varlık? Koca bedeniyle her tarafı kapladı” diye düşünüyorlardı. Neden düşünmesinler ki, ellerinden alamayacağımız tek şeyleri de bu zaten.
Arabamın torpido gözünde ufak bir parça simit kalmıştı. Onu aldıktan sonra yuvalarına yakın bir yere ufaladım hepsini. Bu gezegende karıncalar yaşıyor olsalardı, inanın bana şu anda olduğu gibi açlıktan ölen çocukların utancını, bizim gibi yaşamazdı onlar. Mutlaka ama mutlaka, birileri birilerine yardım ederdi. Çünkü başka türlüsünü bilmiyorlar. Eğer sizde o anda gördüklerimi görüyor olsaydınız bana hak verirdiniz. Ufak susam taneleri hayatlarında hiç böyle itibar görmemişlerdir her halde. Makamına el üzerinde götürülen krallar gibi, saltanat içerisinde taşınıyorlardı, yuvalarına doğru. Çöpe attığım ekmekleri düşündüm. Utanç verici ama düşünmemeyi tercih ettim sonra. Ne durup, tembellik yapıyorlar. Ne çenelerini çalıştırıp, birbirlerini çekiştiriyorlar. Nede önlerinde ve arkalarında gidenleri kıskanıyorlar. Yalnızca yapıyorlar. O kadar.
Radyatördeki soğuyan suya takviye yaparken aklımdan şu düşünce geçiyordu. “ Gelirken küfrediyordum, giderken teşekkür edeceğim.” Kontak anahtarını çevirmemle birlikte motorun sesi duyuldu ve altımdaki başımın belası titremeye başladı. O anda sonrada başımın belası olmadı zaten. Onunda farkına vardım. Onu da sevdim. Bir araba bile sevilebiliyormuş meğer. Hayatımda dönüm noktası olan bu yerden uzaklaşırken, aklımda buraya yakışacak bir cümle aradım. İçimi ısıtacak bir cümle. Sonunda buldum. Bazen çok film seyretmek işe yarıyor.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.sohbette.biz
H_a_N_i_F_i
DeNeMe MoDeRaTöR
DeNeMe MoDeRaTöR
H_a_N_i_F_i


Erkek
Mesaj Sayısı : 467
Yaş : 38
Nerden : SAKARYA
Kayıt tarihi : 23/05/08

Karınca Olmanın Dayanılmaz Hafifliği Empty
MesajKonu: Geri: Karınca Olmanın Dayanılmaz Hafifliği   Karınca Olmanın Dayanılmaz Hafifliği EmptyPerş. Haz. 05, 2008 11:29 pm

paylaşım icin cok cok saol kardeşim
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.sitem yogg bnm yoggg bnmmm :((.com
 
Karınca Olmanın Dayanılmaz Hafifliği
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
WwW.SohBeTTe.BiZ BiR AiLeYiZ :: AŞK :: AŞK HİKAYELERİ-
Buraya geçin: