WwW.SohBeTTe.BiZ BiR AiLeYiZ
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

WwW.SohBeTTe.BiZ BiR AiLeYiZ

WwW.SohBeTTe.BiZ BiR AİLE PORTALİ
 
AnasayfaLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 İlginç Bilgiler 1

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Kuzgun_54
PaTRoN
PaTRoN
Kuzgun_54


Erkek
Mesaj Sayısı : 1346
Nerden : Sakarya
Kayıt tarihi : 11/05/08

İlginç Bilgiler 1 Empty
MesajKonu: İlginç Bilgiler 1   İlginç Bilgiler 1 EmptyPtsi Mayıs 12, 2008 7:10 am

1 Nisan şakasının kökeni nedir? 1564 yılında Fransa kralı IX
Charles, yıl başlangıcını Ocak ayının birinci gününe aldı. Daha önce
Avrupada yaygın olan yıl başlangıcı Mart 25 idi. O zamanki iletişim
şartlarında IX Charles'in bu kararı fazla yayılamadı. Duyanlar ise
protesto amacıyla eski adetlerine devam ettiler.1 Nisan'da partiler
düzenlediler. Diğerleri ise onları Nisan aptalları olarak
nitelendirdiler.1 Nisan'a bütün aptalların günü adını verdiler. Bu
günde diğerlerine sürpriz hediyeler verdiler, yapılmayacak partilere
davet ettiler, gerçek olmayan haberler ürettiler. Yıllar sonra Ocak
ayının yılın ilk ayı olmasına alışılınca, Fransızlar 1 Nisan gününü
kendi kültürlerinin parçası görerek devam ettirdiler. Oradan da bütün
dünyaya yayıldı


İnsanlar niçin içki kadehlerini tokuştururlar? Bu konuda iki ayrı
açıklama vardır. 1) İnsanların beş duyusunu tatmin amacıyla şarap
kadehini sofrada çın sesiye tokuşturmak. Şarabın rengi, görme;
diliyle tat alma; burunla koklama;eliyle dokurma,ve çın sesiyle
işitme. Şarap bütün duyguları tatmin eder anlamını taşır. 2)Antik
çağlarda bir insanın düşmanını yemeğe davet edip,ona zehirli içki
sunması doğal sayılıyordu. Ev sahibi içkinin zehirsiz olduğunu
kanıtlamak için kendi içkisini havaya kaldırır ve misafirin
içkisinden bir yudumun kendi kadehine dökülmesini isterdi. Sonra aynı
anda içkilerini içerlerdi. Misafir böyle durumda ev sahibine güvenini
göstermek için kadehini ev sahibinin yukarı kaldırdığı kadehe hafifçe
vurur, çın sesiyle içkiyi denemeye gerek olmadığını gösterirdi.


Çinliler yiyeceklerini niçin çubukla yerler? Çinlilerin yemek yeme
alışkanlıklarının yiyeceklerini çok küçük parçalar halinde
yemelerinden çubuk kullandıkları anlaşılıyor.Çinde eskiden yalnızca
zenginler masada otururlardı. Halkın çoğunluğu tabakları ellerinde
yemek yerlerdi. Bir elleriyle tabaklarını tutar, öteki elleriyle
çubuk kullanarak beslenirlerdi. Hızla artan nüfus yüzünden yiyecek
sıkıntısı çeken çinliler önlerindeki yiyeceği küçük parçalar halinde
çoğaltarak yiyorlardı. O zamanlar ağaç sıkıntısı nedeniyle de tahta
kullanımı kısıtlıydı. Masa kullanımı bu yüzden çok zordu. Çubuklar
fildişinden ve kemikten yapılırdı.


Dünyanın en çok söylenen şarkısı hangisidir? Bu şarkı"Happy birthday
to you" dur. Şarkının asıl kaynağı Amerika'lı iki kız kardeşe aittir.
Orijinal adı " Good Morning to All" yani " hepinize günaydın"dır.
Daha sonra güftesi değiştirilerek bütün dünyaya yayılmıştır. Fakat
telif hakkı kardeşlere aittir, onlardan sonra da Warner/chappel müzik
şirketine geçmiştir. Müzik ticari amaçlı kullanıldığı zaman şirkete
ödeme yapma zorunluluğu vardır


Mezara niçin çiçek konulur? İlk olarak Mısır Firavunu Tutamkamon'nun
milattan önce 1346 da öldüğünde mezarının çiçekten tacçlarla
kaplandığı saptanmıştır. Kuzey Avrupada ise M.Ö 2000 yıllara kadar
mezara çiçek konduğu belirlenmiştir. O zamanlarda bu çiçeklerin amacı
iyi ruhları çekme, kötaü ruhları kovma amacıylaydı. Sonradan ise asıl
amaç cesetler çürürken çıkan kokuyu kamufle etme amacını taşır. Servi
ağacı da bu nedenle mazarlıklarda kullanılır. Ağacın yaprakları
rüzgarı önler, kendine özgü ferah kokusu vardır. Cenaze törenherinde
siyah giyinmenin amacı da mezarlıklarda hayalletlerden sakınmak amacı
taşımaktadır.


İnsanlar saatlerini niçin sol kollarına takarlar? Özel bir durum veya
farklı olma düşüncesi yoksa insanların çoğu saatlerini sol kola
takar. Çünkü çoğunluk sağ elini kullanmaktadır ve bu kolun daha
hareketli olması nedeniyle saatin bir yerlere çarpıp zarar görme
olasılığı yüksektir. Zaten saatin kurma düğmesi 3 rakamının
yanındadır. İnsanlar saati kurmak istedikleri zaman onu bilekten
çıkarmadan sağ elle uzattıkları sol kollarındaki saati kurabilirler.



Satrançta şah niçin o kadar pasiftir? Çünkü şah koruma altındadır.
Zaten satrançta amaç şahı almaktır. O yüzden bütün taşlar onu
korumakla görevlidir. Vezir ise başkumandan gibi şaha yardım eder.
İleri geri, çapraz her yöne gidebilir. Batıda vezire Kraliçe adı
verilmiştir. Bununla Kraliçe'nin Kralın en büyük desteği olduğunu
işaret etmektir. Satranç 6. yüzyılda Hindular tarafından oynanmaya
başlanmış, oradan dünyaya yayılmıştır.


Bir hafta niçin 7 gündür? Babilliler 7 günlük haftayı zaman birimi
olarak kullanıyorlardı. İlk çağlarda bilinen beş gezegen ile güneş ve
ayın sayısı nın 7 oluşu bu sayıyı gizemli ve uğurlu kılıyordu. Daha
sonra dinlerde göğün 7 kat oluşu ve doğadaki ana renk sayısının 7
oluşu, müzik notalarının 7 oluşu sayının önemini daha çok belirtti.
Daha sonra Fransa takvim yapısını değiştirerek hafta sayısını 10
yaptı ama kabul görmedi. Rusya 5 günlük hafta uygulamasına geçti, o
da tutulmadı. Sonunda yine hafta 7 gün olarak kaldı.


Niçin otellerin kapıları döner kapıdır? Döner kapıların tek amacı
enerji tasarrufudur. Büyük binaların içerleri devamlı olarak
ısıtılır. Açılan normal kapıdan içeri soğuk hava rahatlıkla girer.
Eğer normal kapı kullanılırsa hava değişimi nedeniyle klimalar veya
motorlar yeniden çalışacaktır. Özellikle çok kişinin girip çıktığı
otel veya benzeri binalarda enerji tasarrufu için döner kapı
kullanılır. Döner kanatlar sıcak havanın dışarı çıkmasına, soğuk
havanın da içeri girmesini engeller.


Bardaktaki buzlar niçin birbirlerine yapışırlar? Buzun erimesi için
yalnızca sıcaklık değil basınç da önemlidir. Dağlardaki buzulların
kayma nedeni de budur. Basınçla alt tabaka erir ve kayma oluşur. Bir
kabın içinde ya da bir bardakta üstüste duran buzların herbiri
altındakine değdiği noktada bir basınç oluşturur ve bu noktada çok
küçük kısım erir.Buradan hareket eden su çok az yanda iki buz
küpçüğünün birleştiği noktada tekrar donar. İki buz parçası kaynak
yapılmışcasına birbirlerine yapışır ve orada bir daha erime olmaz.



Kumaşlar yıkandıktan sonra niçin çeker? Aslında kumaş ıslanınca
lifler şiştiğinden kumaşın az biraz uzaması gerekmektedir. Ama
bükümlerin açılarındaki deformasyonun yarattığı çekme kuvveti daha
fazla olduğundan sonuçta kumaş boydan kısalır. Kumaş yıkandıktan
sonra kurutulduğunda şişmiş lifler eski durumlarına gelirler. Ama
kumaş ilk ölçülerine dönemez. Su, yüksek ısı, çalkalama, sabun hepsi
kumaşın çekmesini kolaylaştırır. Kumaş birkaç kez yıkandıktan sonra
ölçüleri belli bir dengeye ulaşır ve ondan sonra yıkandığında çekmez.



Çinlilerin gözleri niçin çekiktir? Yalnız çinlilerin değil, Orta ve
Güneydoğu Asya'da yaşayanların, japonların hatta Eskimoların da
gözleri çekiktir. Aslında göz yapısı bütün dünyada aynıdır. Farkı
yaratan göz kapaklarıdır. Çekik gözlü diye nitelendirilen ırklarda
gözün üzerindeki göz kapağının ikinci kıvrımı, gözün üstüne daha çok
inmiştir. Bazı teorilere göre bu kıvrım insanların gözlerini yoğun
kar tabakasının, göz kamaştıran ışığından korumak için bir çeşit kar
gözlüğü gibi gelişmiştir. Çinde ve öteki bölgelerde her ne kadar
yoğun kar yağmıyorsa da onların atalarının buzul çağında kuzeyde
yaşadıkları daha sonra güneye indikleri kanıtlanmıştır. Yalnız
gözleri değil, burunları da rüzgara karşı korunmak için küçülmüş,
burun delikleri soğuğu engellemek için daralmıştır. Ciltleri de
koruma amaçlı olarak yağlıdır. Göz kapakları da yağlıdır. Gözü ve iç
tabakalarını kara ve buza karşı korur. Yani çekik gözlü değil, düşük
göz kapaklı, demek daha doğrudur.


İnsan korkunca niçin dişleri birbirine vurur? Bir insan büyük bir
tehlike veya korku verici olayla karşılaşınca vücudu otomatikman
savunmaya geçer. Diğer canlılarda olduğu gibi dişler ve çene
savunmanın ana mekanizmalarıdır.İşte bu nedenle ilk insanlardan gelen
kalıtımsal yapıdan dolayı önce çene ve dişler harekete geçer.
Çenedeki kaslar titrer, bu da sanki dişler birbirine vuruyormuş gibi
görüntü verir.


Akıl ile zeka arasında fark nedir? Akıl yalanla gerçeği, doğruile
yanlışı ayırabilme, bir konuda düşünce yürütebilme ve görüş bildirme
yeteneğidir. İnsan olgunlaştıkça aklı gelişir. Zeka ise bir olayı
önce anlama, ilişkileri kavrama, yargılama ve açıklayarak çözme
yataneğidir. Genel olarak 12 yaşına kadar gelişir, 20 yaşına kadar
sürer sonra sabit kalır. Zeka bir insanın her türlü olay karşısında
aynı yeteneği gösterebileceği anlamına gelmez. Bir besteci müzik
yapıtını aklıyla değil zekasıyla yaratır. Fakat en basit matematik
problemini çözemeyebilir. Sonuç olarak zeka, ruhsal olaylara, algı ve
hafıza yeteneğine, tutkulara, eğilimlere göre farlılıklar gösterir.
Akıl somut olarak ölçülemez, zeka IQ denilen testle ölçülebilir.


Dolunay insan davranışlarını etkiler mi? İnsanlar arasında bu inanç
oldukça yaygındır. Eskilerin Ay'ın dönemlerine bağladıkları boş bir
inancın günümüze uzanan bir varsayımıdır. Bilim adamlarının
yaptıkları bütün çalışmalar bu görüşün boş olduğunu kanıtlamıştır.
Ay, dünyadaki okyanusların gel-git denilen suların alçalması ve
yükselmesi olayı üzerinde doğrudan etkisi vardır. Vücudumuzdaki suyun
oranı , okyanuslardaki su miktarıyla kıyaslanamaz. Yani Ay'ın çekim
gücü insanı etkileseydi yalnız dolunayda değil her gün olması
gerekirdi. Dolunayda ayın parlaklığı da pek önemli bir etken
değildir. Çünkü gönderdiği ışık miktarı Güneş'in gönderdiğinin 600
binde biri kadardır


Niçin gözyaşı dökeriz? Dünyadaki canlılardan sadece insan ruhsal
nedenlearle ağlar. İnsanı farklı kılan bu durum şüphesiz yaşam
tarihindeki evrimin bir sonucudur. Aslında gözlerimize sürekli
gözyaşı koruma amaçlı olarak salgılanmaktadır. Fakat ağlama ruhsal
bir boşalmadır. Bu konuyu ilk inceleyer Darwin'dir. Daha sonra
yapılan deneyler sonucu görüldü ki soğan doğrarken akan gözyaşlarının
kimyasal yapıları farklıdır. Ruhsal gözyaşları daha çok protein
içermektedir. Fakat henüz bu farkın nedeni açıklanamamıştır.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.sohbette.biz
 
İlginç Bilgiler 1
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
WwW.SohBeTTe.BiZ BiR AiLeYiZ :: HERTELDEN :: Hertelden-
Buraya geçin: